Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, helal gıda sertifikası süreçlerinde, Türk Standardları Enstitüsü gibi yerli ve milli kurumların tercih edilmesinin, Türkiye’nin helal gıda sektöründen daha fazla pay almasında kritik rol oynadığına dikkat çekti.
Bursa Ticaret Borsası (Bursa TB) Yönetim Kurulu Başkanı Özer Matlı, helal belgeli ürün ve hizmetlerin, helal olmalarının yanı sıra temiz ve sağlıklı olmaları sebebiyle giderek tercih edilen ve aranan bir tüketim önceliği haline geldiğini söyledi.
Dünyada yaşayan 2 milyarı aşkın Müslüman nüfusun yanı sıra, küresel ticaretin gelişmesi ve pazara giren üretici sayısının çoğalmasının, helal ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesine ilişkin ilgi ve talebi de her geçen gün artırdığını belirten Başkan Özer Matlı, “Bugün dünya helal piyasası gıda, turizm, kozmetik, finans, ilaç, lojistik gibi sektörler başta olmak üzere toplam 7 trilyon doları aşan bir büyüklüğe ulaşırken, bu pazarın gelecek 5 yıl içinde 10 trilyon doları bulması bekleniyor. Bu nedenle, gıda ve beslenme sektöründe helal kavramı giderek dikkat çekmekte, helal sertifikasyon süreçlerinin önemi de artmaktadır” dedi.
“TSE gibi yerli ve milli kurumları tercih edelim”
Yakın zamanda küresel pazarı şekillendirmesi beklenen helal gıda sektöründen Türkiye’nin 100 milyar dolar civarında bir pay aldığını, hedefin ise 500 milyar dolar olduğunu vurgulayan Başkan Özer Matlı, helal gıda sertifikası verecek kurumların, tarafsız, teknik ve teknolojik olarak üretim ve katkı maddeleri konularına hakim olmalarının gerekliliğine vurgu yaptı. Bu noktada helal gıda sertifikası almak isteyen iş dünyası temsilcilerine Türk Standardları Enstitüsü’nü (TSE) tercih etmeleri çağrısında bulunan Özer Matlı, “TSE, helal akreditasyon sertifikalandırma süreçlerinde gerekli tüm altyapıya sahip, konusunda son derece uzman kadrosuyla hizmet veren güvenilir, tecrübeli, saygın, yerli ve milli bir kurumdur. Belgelendirme süreçlerinde TSE ile çalışmak firmalarımızın iş güvencesini de artıracaktır” şeklinde konuştu.
Başkan Matlı ayrıca, standartların işletmelere, ticari faaliyetlerin artması, pazar payının artırılması, maliyet ve zaman tasarrufu ile öngörülebilirlik gibi ekonomik yararların yanında; iş gücünün artırılması, ulusal ve uluslararası uyumun sağlanması, bilgi akışı ve inovasyonun artırılması, stratejik ortaklıklar kurulması gibi sosyo-ekonomik kazanımları da beraberinde getirdiğine dikkat çekerek, kalite standartlarını artıracak projelere yatırımlar yapılması gerektiğini vurguladı.