İşitme kaybı ile doğan bebeklerin ilk 6 ayda erken teşhis edilmesinin oldukça önem arz ettiğini vurgulayan Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Solmaz, 6 ay öncesinde teşhis ve tedavi edilen çocuklarda dil ve konuşma gelişiminin normal çocuklar kadar sağlıklı olduğuna dikkat çekti.
Bursa Şehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Fevzi Solmaz, 3 Mart Dünya Kulak ve İşitme Günü çerçevesinde bebeklerde işitme kaybının nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Dünya genelinde doğan her bin bebekten 1 ile 3’ünde işitme kaybı bulunduğu bilgisini veren Doç. Dr. Solmaz, “Bu hiç de azımsanacak bir oran değildir. Dolayısıyla bu bebeklerin tedavi ve teşhisinin geç kalması konuşma gelişiminin gerilemesine, zarar görmesine neden olmaktadır. Bu çocuklarımız sosyal ve psikolojik olarak gelişimlerini tamamlayamadıkları için topluma kazandırılamamaktadırlar ve hayatlarını maalesef bir ömür boyu hem işitme hem de konuşma özürlü bireyler olarak sürdürmeye devam etmektedirler” dedi.
Ülke genelinde işitme tarama programının başarılı bir şekilde uygulandığını dile getiren Doç. Dr. Solmaz, “Bu programın amacı işitme kaybıyla doğan ve sonrasında işitmesi azalan bebeklerimizin erkenden teşhis edilip dil ve konuşma gelişimleri zarar görmeden, sosyal ve psikolojik olarak gelişimlerine yardımcı olmak ve topluma sağlıklı bireyler olarak kazandırmaktır. İşitme kaybı en hafif dereceden en ağır dereceye kadar çok çeşitli seviyelerde görülmektedir. Bu nedenle her yeni doğan bebeğin hastanelerde muhakkak işitme taraması testinden geçmesi gerekmektedir. Ayrıca işitme riski açısından bazı bebeklerimizin daha detaylı bir şekilde incelenmesi ve taramalarının yapılması elzemdir” şeklinde konuştu.
Bu risk faktörlerine dikkat
Doğumdan öncesinde ve doğumda farklı nedenlere bağlı olarak bebeklerde işitme kaybı riskleri oluşabileceğinin altını çizen Doç. Dr. Solmaz, “Özellikle doğum öncesinde ailede küçük yaşta işitme kaybı öyküsü varsa, anne hamileliğinde bazı ilaçları kullanmış ya da bulaşıcı hastalıklar geçirmişse, hamilelikte trafik kazası ve travma gibi yaralanmalara maruz kalmışsa bu çocuklar işitme kaybına maruz kalmış olabilirler. Doğum aşamasında ise oksijensiz kalınması, sonradan solunum güçlüğü gelişmesi, yeni doğan yoğun bakımlarında ve küvözlerde 5 günden fazla tedavi görülmesi, doğumda bebeğin kafa travması geçirmesi, doğan bebeklerde yüz, kulak, kafa bölgelerinde bir takım şekil bozuklukları olması gibi durumlar işitme kaybı riski açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.
Risk altındaki bebeklere kontrol taramaları yapılmalı
Doğum sonrasındaki riskleri de sıralayan Doç. Dr. Solmaz, “Bebeğin kan değişimi gerektirecek derecede sarılık geçirmesi, damardan iç kulağa zararlı olabilecek ilaçlar verilmesi ya da menenjit gibi ateşli hastalıklar geçirmesi durumunda bu bebekler de risk altında olan bebeklerimizdir. Dolayısıyla bunlara sağlıklı bebeklerden daha fazla dikkat etmemiz, daha ayrıntılı tetkik yapmamız gerekir. Bu nedenle doğum sonrasında yapılan tarama testlerinde işitme sağlıklı olsa bile bu risk altında bulunan bebeklerimizin daha üst merkezlerde tekrar kontrol tarama testlerinin yapılması gerekmektedir” dedi.