Bugün ulusumuzun kaderini belirleyen 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 101. yıl dönümü ve UluBursa.com’u böyle değerli bir günde yayınlamanın gururunu yaşıyoruz.
Sabah erken kalkanın “gazeteci” olduğunu iddia ettiği, bilgi kirliliği ve dezenformasyonun tavan yaptığı bu dijital dönemde, okuyucuların ilk olarak köşe başlarında ahkam kesen bizleri tanıması gerektiğine inanıyorum.
Bu nedenle de Ulu Bursa’daki ilk yazıma kendimi sizlere takdim ederek başlamak istiyorum.
Bendeniz 1991 yılında, yedi göbekten Bursalı bir ailenin çocuğu olarak Karacabey’de doğdum.
Gazeteciliğe olan ilk ilgim, çocukluk yaşlarımda babamın ismimi, doğduğum yıllardaki popülaritesiyle ülkeyi kasıp kavuran Araştırmacı-Gazeteci Uğur Dündar’ın adından esinlenerek verdiğini öğrendiğim zaman başladı.
Babamın bana, ailedeki geleneksel isimlerin aksine Uğur Dündar gibi önemli bir gazetecinin ismini vermesi bendeki meslek sevgisini her geçen gün büyüttü. Böylece daha o yaşlarda gazeteciliği düşlemeye başladım.
İlçedeki ilk, orta ve lise eğitimimin ardından üniversite tercihleri zamanı gelip çattığında listemdeki tercihlerin büyük çoğunluğu gazetecilikle ilgili alanlardı ve neticede Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’ne yerleştim.
Mesleğimizin cilvelerindendir, maalesef sektörde kayda değer bir iş bulabilmek için yalnızca üniversite mezunu olmak yetmez, ama paralı ama parasız bir süreliğine çalışıp, işin çilesini de çekmek gerekir.
Ben de üniversitenin ilk yılı olan 2009’da biraz mesleği tanımak, biraz da tecrübe edinmek için Karacabey gibi küçük bir ilçede mesleğinin onurunu korumaya çalışan duayen gazeteci İbrahim Bursalı’ya ait Meltem Gazetesi’ne gidip gelmeye başladım.
Bu kısa dönemde, tüm maddi ve fiziki imkansızlıklara rağmen taşradaki gazeteciliği yaşatma mücadelesine yakından şahitlik ettim.
Yine Karacabey’de gazetecilik yapan Alper Tunalı’nın yönlendirmesiyle aynı sene yolumuz o dönemde İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) Bursa Bölge Müdürü, şimdilerdeyse İHA Genel Yayın Koordinatörü olan İrfan Altıkardeş ile kesişti.
Karacabey’den otobüse binip Altıkardeş’in yanına gittiğim günü dün gibi hatırlıyorum. Muazzam heyecanlıydım. Altıkardeş’in tüm tecrübesizliğime rağmen o dönem Bursa’ya bağlı olan Kocaeli bürosunda beni işe aldığı gün sevinçten havalara uçmuş, İHA mikrofonunu elime aldığımda kendimi ilk defa gerçek bir gazeteci hissetmiştim.
İHA’nın Kocaeli ofisinde 3 yıl çalıştım. Kocaeli’nde bir yandan üniversite eğitimime devam ederken, diğer yandan da çalışarak mesleğimle ilgili önemli tecrübeler edinebilme imkanı buldum.
Ne demişler, “İstanbul’a kar yağmadan Türkiye’ye kış gelmezmiş!..” Gazeteciliğin heyecanlı yanlarından haz alan, meslek arzusuyla yanıp tutuşan her gazeteci adayı İstanbul’da çalışmak ister. Çünkü basında Türkiye İstanbul’dur. İstanbul “suyun başı”dır. Birçok konuda olduğu gibi gazetecilikte de şöhretin kapılarını aralar İstanbul. Ben kusur mu kalsaydım. Ben de düştüm İstanbul sevdasına. Uyku uyuyamıyordum. Rüyalarıma giriyordu İstanbul’da çalışmak.
Allem ettim kallem ettim ve 2012 yılında soluğu İHA İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde aldım.
Bu zamanlar meşhur Gezi Parkı eylemlerinin de olduğu hayli yoğun bir dönemdi. Bir sene muhabirlik yaptım İstanbul sokaklarında. Fatih’te, Beyoğlu’nda, Okmeydanı’nda, Bakırköy’de… Hızlandırılmış bir meslek kursu gibiydi adeta. İstanbul gazetecilerinden çok şey öğrendim.
Küçük şehirlerde yaşamaya alışmış olanlar için İstanbul en çok memlekete dönüş ihtimali varsa güzeldir.
Hayat pahalılığı ve yaşam şartlarının zorluğu nedeniyle İstanbul’daki tecrübelerimi de heybeme koyarak 2013 yılında İHA’dan istifa edip memleketim Karacabey’e döndüm.
Bilirsiniz Karacabey, merkeze biraz uzaktır. Öyle önemli bir işin yoksa sık sık gelip gitmezsin Bursa’ya. Kocaeli ve İstanbul’da çalıştım ama Bursa’ya döndüğümde bana işle ilgili yardımcı olabilecek pek kimseler yoktu. Güzel bir CV hazırladım ve kentteki bütün medya organlarına gönderdim.
Bir gün geçti, iki gün geçti ne arayan var ne de soran. Her şeyden umudumu kesmişken bir gece yarısı, o dönem Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürü olan Kamuran Akkuş’tan bir mail geldi. Beni hemen ertesi gün görüşmeye çağırıyordu.
Gazetecilik konusunda son derece birikimli olan Akkuş’un yanına gidip kendimi anlattım ve Akkuş beni tecrübelerim dışında hiçbir referansım olmamasına rağmen Anadolu Ajansı gibi kıymetli bir kurumda işe aldı. Kendisine minnet borçluyum.
2013 yılının aralık ayından bu yana tam 10 sene Anadolu Ajansı Bursa Bölge Müdürlüğü bünyesinde “kar, kış, yağmur, çamur” demeden sahadaki tüm zorlu koşullarda asayiş muhabirliği yaptım.
17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi ve 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri gibi olağanüstü dönemlerde bizzat sahada gece gündüz çalıştım.
Özellikle 15 Temmuz’un ardından Bursa’da gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili değerli meslek büyüğüm, kıymetli ağabeyim Bülent Civanoğlu ile Bursa’da yaşanan onlarca sıradışı olaya “yakından” tanık olup, yüzlerce farklı habere imza attık.
En nihayetinde insanın ‘daha iyilerine’ sahip olabilmesi için bazen elindeki ‘iyi’ şeylerden de vazgeçebilme cesaretini gösterebilmesi gerekiyor.
İşte bu amaçla 1 Ağustos 2023 tarihi itibariyle, bünyesinde senelerdir gururla çalıştığım, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatıyla kurulan Cumhuriyetimizin asırlık çınarı Anadolu Ajansı’ndan, mesleğimle uzun yıllardır kurduğum hayallerimi gerçekleştirebilmek, UluBursa.com’u hayata gerçekleştirebilmek amacıyla “kendi irademle” ayrıldım.
Atatürk’ün emaneti Anadolu Ajansı gibi bir kurumun mensubu olduğum için her zaman gururluydum, her zaman da gurur duyacağım.
Başarılı bir gazetecinin içinde bulunduğumuz çağda iyi eğitimli ve donanımlı olması gerektiğini düşünüyorum.
Bu maksatla bu yıl Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde Gazetecilik Tezli Yüksek Lisans programına da başladım. Oldukça mutlu ve heyecanlıyım.
Artık 15 yıldır Türkiye’nin en önemli haber ajanslarında biriken mesleki tecrübelerimi ve eğitimimi yeni meslektaşlarıma aktarma, kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğum Ulu Bursa için kullanma zamanı.
Ulu Bursa, basın meslek ilkelerine bağlı, kurumsal, saygın, özgün ve yenilikçi olacak.
Tek sermayesi “gazetecilik” olan Ulu Bursa, asla birilerinin verdiği suflelerle yayın yapmayacak.
Şehrin yeni sesi olacak Ulu Bursa, Bursalılarla kentin yöneticileri arasında önemli bir köprü olacak.
Kentimiz için hayırlı, uğurlu olması dileğiyle…